Değerli okurlarım,son yıllarda gıdalarımıza katılan endüstüri ürünlerin insan -hayvan ve çevreye verdiği zararlar maalesef saymakla bitmiyor.Kansorejen yapanları mı..? obezite yapanları mı..? meşrubatlara katılan sakkoroz şurubu,gilikoz şurubu,karboksi metilselüloz, palmiye yağı, ayçiçek yağı , genetiği bozulmuş mısırdan üretilen yağlar v. s gibi pek çok ürün çikolatadan cipslere... Rujdan çikolotaya,dondurmalara,pastalara kadar pek çok ürünün imalatında kullanılan bu ürünleri alırken alışveriş yaparken aldığınız ürünlere dikkat etmenizi sizlere öneriyorum...maksat devamlı olarak,şeker tüketimini artırmak ,gençlerimizi obezite olmaya yönlendiren bu şirketlerin en önemli ürünü mısır şurubudur.
Günümüzde gıda katkı maddeleri sağılığımızla ilgili çok miktarda olumsuz bir şekilde yeterince rol almaktadır.. Yıllardır yazarım, açıklamalarda bulunurum , ama ne yazık ki bilinçli tüketici, bilinçli anne, ve bilinçli vatandaşın (ki bunların sayısı parmakla gösterilecek kadar az ve gittikçe azalmakta) bu kişilerin dışında bu işe ses çıkarmamak, hasır altı etmek, onay vermek, denetlememek bazı siyasilerin, ve bu işten rant sağlayan firmaların birbirleiryle paslaşması sonucu özellikle "mısır şurubu" denilen yüksek dozdaki fruktoz maddesinin zararlarını ayyuka çıkarmıştır.
Bugün sokağa çıksanız nedir bu "mısır şurubu" diye sorsanız kaç kişi cevap verir, ya da nasıl tanımlar? Çocuklarımızın ve bizlerin geleceği sağlığı ile oynamaya kimin ne hakkı var ? Bir çok Avrupa ülkesinde yasaklanan veya sınırlı bir kota verilen bu maddeye, ülkemizde bırakın yasaklanmasını, denetlenmesini bilakis kota yükseltilmesi var, Ülkemizde 2001’de çıkartılan şeker yasası ile mısır şurubu üretim kotası yüzde 10 olarak belirlendi, fakat sonra yüzde 15’e yükseltildi. Halbuki bu kota ABD’de yüzde 2, Almanya’da binde 8.9, Fransa da ise binde 4.9! Bu nasıl bir sorumsuzluk ve aymazlıktır, hangi gerekçe veya nedenler sağlımızla oynama hakkını verir? Önce çiftçiye dur "şeker pancarı ekme" diyeceksin, sonra "mısırı ekme" diyeceksin, sonra şeker için dışardan "mısır" ithal ediceksin, hani bildiğimiz "sakaroz" yani çay şekeri denilen, şeker pancarından yapılan "beyaz şeker" olsa amenna, ama yediğimizin içtiğimizin içinde ki şeker ne yazık ki, yapay "yüksek fruktozlu mısır şurubu" hadi bunuda geçtim, belli bir kotası olur tamam, hem onu tavan yapıcaksın, hemde bu mısırları "genetiği değiştirilmiş mısırlar" dan alıcaksın...insanın şaşırmaması elde değil, nasıl oluyor bunlar, kimlerin maddi kazançları uğruna bunlara müsaade ediliyor..?
Özellikle çocuklarımıza cazip gelen hazır yiyecekler,çikolatalar,meşrubatlar,dondurmalar,pastalar ve bu hazır yiyeceklerin cazbesine kapılan anneler-babalar biraz daha dikkatli olmalı, sürekli al benisi olan, rengarenk şeker, kurabiye, pasta, cicili bicili hamurlar, çerezler, colalar, gazozlar, kekler derken her an her iki kişiden biri kanser hastalığı potansiyeli bireyler olarak yetişiyor. Hani mümkünü olsa her şeyimi kendim yetiştirip ekip bicecem, gözüm ne yatta ne katta, sadece sağlık ve huzurlu bir hayatta....Mısır şurubunun ağası olan, "fruktoz" meyvelerde bulunan doğal bir şekerdir, ama burda bahsedilen ise, nişasta bazlı ürünlerden yapay olarak elde edilen furktozdur, yani, zaten doğanın bize bahşettiği fruktoza ve glikoza kimsenin lafı yok, ama bunları yapaylaştırarak üretilmesine, üretim aşamasındaki metodlara lafımız çok. Bildiğimiz sükroz yani "beyaz çay şekeri" yani şeker pancarından elde edilen şeker, işte bu fruktoz ve glikozun çeşitlli enzimlerden sonra parçalanmasından meydana geliyor.
Buraya kadar tamam, ama sonrasına bakalım;"mısır nişastasının önce glikoza, sonra da bu glikozun yüksek oranlı fruktoza dönüştürülmesiyle oluşturulan kimyasal şeker bu işlem sırasında 3 farklı enzim kullanılarak nişastanın parçalanması gerekmektedir.
Birinici aşamada :nişastadan küçük şeker zincirleri elde ediliyor. ikinci aşamada:, şeker zincirlerini daha küçük parçalara bölerek glikoz elde edilmesini sağlıyor. Bu enzim aspergillus adlı mantar tarafından üretiliyor.
Üçüncü aşamada: kullanılan enzim ile fruktoz ve glikoz % 50-50 yarı yarıya içeren bir karışıma dönüştürüyor. Bunlardan sonra karışım iki aşamadan daha geçirilerek içinde %42, %55 veya %90 oranında fruktoz barındıran “yüksek fruktozlu mısır şurubu” (hfcs) üretiliyor." İşte bu "malum şurup" diğer şekerden daha ucuza mal olduğu için, taşınması, yapımı daha kolay olduğu için üreticilerin tercih sebebi olmuştur. Halen ülkemizde en önde gelen üretici firma olarak Cargyll firması ile ortaklaşa üretim yapan Ülker firmasıdır."Elbetteki her sanayi kuruluşu para kazanmak ve üretiminde kullanmak için pekçok ürünü üretip satacaktır. Lakin para uğruna insanlığın sağlığının göz ardı edilmesi de kabul edilebilecek bir davranış değildir.
Bu firmaların, verilen üretim kotayı aştığını iddia eden ve devlete 2005 yılında şikayetlerde bulunan Coca-Cola ile Pepsi firmalarının devlet nezdinde sürekli olarak yaptıkları ve israrlı tutumları nedeni ile zamanın sanayi bakanı Ali Coşkun zamanında Ülker firması otuzüç milyon TL.cezaya çarptırılmıştı.Daha sonraları ülker gurubu sahip olduğu pek çok şirketlerini JAPON DEVİ DyDo Drinco ya satarak,mısır şurubu üretiminden çekilmiş, meydan Coa-Cola ile Pepsiye kalmıştı.
Şimdilerde bunlar çok üretip çok satma prensibine göre öncelikle gençlerimizi şeker tüketimlerini yiyecek ve içecekler yoluyla en yüksek mertebeye çıkartma çabasında olduklarını unutmayalım. Şeker tüketimimize dikkat edelim ve çocuklarımıza bunları anlatalım ki gelecek nesillerimize karşı görevimizi hakkıyla yapmış olalım. selam ve dualarımla.. |