SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 3 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı İş Adamı - Araştırmacı
Yazar Mustafa Ş. KAVURMACI
 
 
 
Makale Tarihi :  06.09.2014
AZ ye, AZ uyu ve AZ konuş..
İnsan olmanın, insanca yaşamanın temel prensibidir. Bütün Peygamberler bu üç sihirli kelime üzerinde hassasiyetle durarak ümmetlerini uyarmışlardır.
Peygamber Efendimiz: Az yiyerek maddi manevi hastalıklarınızı tedavi ediniz. Az yiyiniz sıhhat bulunuz derken, Hz. İsâ ümmetine: Karnınız olsun ki; kalbinizde Rabbinizi göresiniz diye buyurmuştur. Hz. Davud: O güzel sesini açlıkta bulduğunu söylemiştir. Hz. Musâ: Kelimullah olmayı açlıkta bulmuştur.
Manevi büyüklerimiz şöyle der: Kalbi üç şey karartarak hikmet yolunu kapatır. O da çok yeme, çok uyuma, çok konuşmadır. Üç gün kaldı diye dertlenen kişiden arif bir insan olmaz.
Bu üç kelime insan olmanın, tasavvuf yolunda yürümenin değişmez kuralıdır. İnsan ruh, nefs ve akıldan müteşekkil topraktan yaratılmış bir varlıktır. Akıl yoluyla nefsimiz ve ruhumuzu dengede tutmak zorundayız.
Beden topraktan yaratıldığı için meyli hep toprağa doğrudur. Fakat ruh olmayınca beden hiçbir işe yaramaz. Bedeni sevimli ve kutsal kılan ruhtur.
Hz. Mevlana “beden bu dünya’ya aittir ruh ise öteki âlemden gelmiş bu âlemde gariptir gariplere sahip çıkmak Kuran emridir o nedenle ruhuna sahip çık” diye buyurmuştur.
Ruhumuza sahip çıkmanın birinci şartı az yemektir. Az yemek, az uyumaya. Az uyumak az konuşmaya, az konuşma da dinlemeye vesile olur. Ruhumuzu beslemenin diğer bir şartı da dinlemektir. Bunlar bir birine bağlıdır. Nefsanî istekler karşısında güçlü bir ruh’a sahip olmak için de az yemek değişmez kuraldır.
Hz. Mevlânâ: Mes.clt.1.265. “Sen bedenini yağlı ballı yemeklerle besledikçe, asıl varlığın olan, seni diri tutan ruhunu asla güçlü bulamazsın” derken başka bir Mesnevi beytinde ise: Sen; Cenâb-ı Hakk’tan ilâhi aşk iste, ruhunu besleyecek gıda iste. Ekmek isteme. Ekmek bu bedenimizin gıdasıdır. Hayvani ruhumuzu, nefsimizi besler. İlahi aşk ise can rızkıdır ruhumuzu besler. Allah’tan ten rızkı istemektense Ruhumuzu besleyecek can rızkı istemek elbette çok daha hayırlıdır”
Peygamber Efendimizin konu ile bazı hâdis-i şerifleri:
1. Ey âdem oğlu ! ilim ve âmeli tok karınla, gönül parlaklığını derin uykuyla, hikmet ve inceliği çok konuşmayla, ülfet ve dostluğu insanlarla iç içe bulunmakla, nihayet benim sevgimi dünya sevgisiyle dolmuş olarak nasıl isteyebilirisin? Bütün bu güzel hasletleri nasıl bulabilirisin. Öyle ise: ilim ve âmeli açlıkta, gönül parlaklığını gece uykusuzluğunda, hikmet ve inceliği sükûtta, dostluğu bana kavuşmayı ise uzlette bulabilirsin.
2. İnsanoğlu kendi karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Oysa insanın bedenini güçlendirip olgunlaştırması için sadece üç beş lokma yemesi yeterlidir.
3. Eğer kim yemek şehvetine tutulur karnını doldurmak istese hiç değilse üçte birini yemekle, üçte birini içecekle, üçte birini de boş bıraksın.
4.Şeytan insanın damarlarında kan gibi dolaşır. O yolları açlık ve susuzlukla tıkamak sadece Allah dostlarına mahsustur.
5. Allah bir kulunu severse onu bol ve ucuz yemek bulunan yerlerde bile aç ve susuz bırakır.
6. Karnı aç, gönlü kânaatkâr, kalbi zikirde olanın, Allah dostu olduğu çok açık bir şekilde ortadadır.
7. Nefsinizi aç bırakın ki kalbinize irfan nûru doğsun.
Fakat bu aç kalmayı veya az yemeyi de doğru düzgün anlamamız gerekir. Az yemeyle veya aç kalmayla ilim, irfân, aşk, muhabbet sahibi olunsaydı diyetisyenlere gidip rejim yapanların hepsi Evliyâ olurdu.
Maksat aç kalmak veya diyet yapmak değildir. RİYÂZET yapmaktır.
Hz. Mevlânâ; “Allah rızası için yapmadığın bir iş, sadece hiçten ibârettir” der.
Aç kalmayı veya az yemeyi şükür, fikir ve zikirle birleştirdiğimizde mânevi olarak amacımıza ulaşırız. Sadece kuru kuru aç susuz kalmakla ilim, irfan, aşk, muhabbet sahibi olunmaz.
Zikir: Hakk’ı anmaktır. En azından lokmayı ağzımıza götürürken Bismillahirrahmanirrahim diyerek başlamaktır
Fikir: Yemeğimizi yerken birkaç saniyede olsa tefekkür etmektir.
Hz. Mevlâna Mesnevi’de :clt.2. 3078. Yarattığı şeylerde Allah’ın sıfatlarını görmeden, tefekkür etmeden, ekmek yiyecek olsam lokmalar boğazımda kalır yutamam o bir lokma ekmeği der.
Onun yarattığı güzellikleri seyretmeden, onun gülünü gül bahçesini görmeden yediğimiz lokmalar nasıl olur da içimize siner?
İbrahim Ethem Hazretleri “Bulduğumuz zaman Allah’a şükrederiz. Bulamadığımız zamanda sabrederiz” der.
•         Şeytanın tasallutundan kurtulmanın yollarından birisi rûhu/duyguları geliştirmek, tekâmül ettirmek ve dolayısıyla psiko-fizyolojik mekanizmayı kontrol edebilmektir.
Onun yolu da bedene değil, ruha hizmet etmekten geçer. Onun da metotlarından birisi riyazettir.
Riyâzet; “şehvet gücünü” (yeme, içme, uyuma, eğlenme gibi her türlü menfaatli şeyi çeken, cezbeden yönümüzü) aşırılıklardan koruyup “orta çizgi”ye çekmektir.
Dünyevî lezzet ve zevkleri asgariye indirip, meşrû yola girmek; az gıda, az uykuyla nefsi terbiye etmek; ulvî duyguları, pozitif enerjiyi yükseltmek de riyâzet kelimesiyle ifâde edilir. Meşrû dairenin keyfe kâfî geldiğinin şuurunda olarak alkol, kumar gibi gayr-i meşrû hayattan uzak kalmak icap eder.
Meselâ, günlük ortalama 1000-1200 kalori kâfî gelir. Şâyet, daha yüksek kalorili yiyecekleri midemize doldurursak; bu mide fabrikasına kapasitesinin üstünde ham madde vermek demektir. Onu işlemek için; ayrıca mesâî sarf edecektir. Bu da onu yıpratacaktır. Eğer günde üç öğün yer; her seferinde midemizi tıka-basa doldurur; habire bir şeyler atıştırırsak oburlaşır; yemek bağımlısı oluruz. İşte burada devreye şeytan girmektedir. Çok yemeye ve onları gayr-i meşrû yoldan elde etmeye teşvik eder.
Peygamberimizin (asm), “Ademoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Oysa belini doğrultacak birkaç lokmacık yeterlidir. Ancak nefsin galebesiyle, illâ da mideyi doldurma işini yapacaksa bari onu üçe ayırsın: Üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine tahsis etsin, üçte birden fazlasına yemek koymasın. Her türlü hastalığın küpü midedir”  diye ikaz etmesinin sırlarından birisi bu değil mi?
Tıpçıların üstadı İbni Sinâ, tıp ilmini iki satırla toplayarak bu hadîsi şöyle açar: “Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, yemek üstüne yemek yemektir. Yani, vücuda en muzır, dört beş saat ara vermeden yemek yemek, veyahut lezzet için çeşitli yemekleri birbiri üstüne mideye doldurmaktır.”
Araştırmalar; çok yemek içmek değil; az, düzenli, ölçülü ve dengeli beslenmek; uyumak gerektiğini ortaya koyuyor. İşte, tasavvuf terbiyesinde, bu psiko-fizyolojik ve psişik kazanımlar, “kıllet-i taam, kıllet-i menam, kıllet-i kelâm” (az yemek, az uyumak, az konuşmak) şeklinde formüle edilmiştir.
Vücûdumuzun çok yemeğe ihtiyacı yoktur. Sigara tiryakiliği ve alkol bağımlılığı nasıl ihtiyaçtan değil, alışkanlıktan kaynaklanıyorsa; belli bir kalorinin dışındaki yemek ihtiyacı ve açlık da; fizyolojik şartlanma ve alışkanlıklardandır.
Sünnet-i Seniyye, Peygamberimizin (asm) yaşadığı tarz üzere bir hayat sürmek, tıbbın da istediği en mükemmel yaşama şeklidir.
First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Din, kültür, medeniyet sapkınları boş durm ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Dinde Peygamberin Örnekliği ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Bilim ve Din Çatışır Mı? ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Taklit ve Atalar Kültür ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Gazze Halkına Gazel Okuyan Müslüman Coğraf ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Sözün Bittiği Yer Gazze ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Davet Yolunda Dikkat Edilecek Hususlar ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 Ramazan ve takva etkisi ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 Zulümden yorgun düşen bizler! ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Ramazan ve Duyarlı Müslüman.. ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.