SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 5 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Prof.Dr.İlahiyatçı
Yazar Faruk BEŞER
 
 
 
Makale Tarihi :  09.12.2018
Cemaat, fırka ve fırak-ı dâlle
Cemaat ve fırka konusunda birkaç kez yazdım. Yeni bilgilerle tekrar yazma lüzumu hâsıl oldu. Konuyu bu bilgiler ışığında bir kez daha özetlemek istiyorum.
 
İslam cemaat dinidir ve Allah’ın gücü cemaatle beraberdir. İslam’da cemaatler yoktur, o tek bir cemaattir, el-cemaah. Meşru yönetim ve onun ehlül-hal vel-akdi, yani danışma meclisi, şurası olan ulema merkezli ümmet, bir bütün olarak cemaattir. Bu meclis, bağlayıcılığı olmayan sade bir danışma meclisi değildir. Kararları hem yönetimi hem de müslümanları bağlar. Buradaki âlimler tek bir grubun, bir mezhebin âlimi değil, İslam’ın ve ümmetin âlimleridirler. Bunlar cumhuru yani Resulüllah’ın uymamızı istediği sevad-ı azam’ı oluştururlar. Onlara rağmen bir İslam, onlara rağmen bir mezhep ya da meşrep olmaz. Olursa fırka olur.
 
Cemaatin dışında iki türlü oluşum düşünülebilir
 
Bir. İlmiyle ve ahlakıyla sevilen ve sayılan müderris, muallim, şeyh ve kanaat önderlerinin etrafında insanların bilgilenmek ya da ahlaklı yaşamayı öğrenebilmek için toplanması durumu. Buna mektep, meşrep gibi bir ad verebiliriz. Cemaate bağlı olduğu, bilgide ve yönetimde son kararın oradan olması gerektiğini kabul ettiği, doğruları ve yanlışları, Resulüllah’ın emri istikametinde sevad-ı azama göre belirlediği sürece bunda bir sakınca yoktur, hatta bunlar kaçınılmaz olarak gereklidir. Anlaşılacağı üzere, bu çerçevede olan, yani Kitaba ve Sünnete bağlı bulunan tarikatları da böyle saymamızda bir sakınca yoktur.
 
İki. Tek doğrunun kendilerinin olduğunu sanan, söylemleriyle, kılık kıyafetiyle, hatta virdi ve ibadet şekilleriyle farklı olmaya, farklı görünmeye çalışan, akidelerinde Ehlisünnete uymayan unsurlar bulunan, cumhuru ve sevad-ı azamı oluşturan ulemayı kabul etmeyen gruplar. Bunlar cemaat değil fırkadırlar. Kuranıkerim ve Sünnet-i seniyye ise fırka olmayı fırkacılık yapmayı şiddetle yasaklamıştır. Bütün fırkalar cehenneme götürür.
 
Bu noktada şimdiye kadar ‘cemaat’ dediğimiz ‘The Cemaah’yı tekrar düşünürsek böyle bir cumhuru kabul etmediklerini, hatta kendileri dışındaki İslam’ın bütün mektep ve meşreplerini, hem de gayrı ahlaki ve gayrı şeri yollarla yok etmeye çalıştıklarını görürüz. O kadar ki, bize göre İslam’ın yeniden uyanma döneminin en sağlam ve ümmeti yani İslam cemaatini kurma yolunda en donanımlı oluşumu olan ‘İhvan-ı Müslimîn’e karşı tavır aldılar, terör örgütü ilan edilmesine destek verdiler, Sisî’nin yanında yer alıp onların öldürülmelerine fetva veren Mısır Müftüsü Ali Cuma’yı taltif ettiler göklere çıkardılar. Ama Allah da onları misliyle cezalandırdı. Böylece cemaat değil fırka olduklarını anladık. Sadece bu durum bile onların bir proje olduğunu göstermeye yeter.
 
Şimdi bir İslamî oluşumun fırka olduğunu, hatta tarih boyunca ulemanın görüşü doğrultusunda mücadele edilmesi gereken fırak-ı dâlle olduğunu gösteren temel unsurları şöyle belirleyebiliriz:
 
Ehlisünnet akidesinin, yani Resulüllah ve ashabının kabul edip, ümmete öğrettiklerinin dışında bir inancı benimsemek ve bir ibadet şeklini uygulamak ya da gerekli görmek. Çünkü akide ve ibadet aklın ve içtihadın alanı değildir, sonradan anlaşılmış olamaz.
 
Tek lider etrafında toplanıp, başka âlimleri kabul etmemek, cumhur ve sevad-ı azam tanımamak, kendi liderlerini mesih, mehdi, gavs, kutup, sahib-i zaman, hatemu’l evliya gibi manevi bir güçle peygamberin yegâne temsilcisi, hatta bazen ondan daha üstün bir makamda görmek.
 
İslam’ın bilgi kaynaklarını değiştirmek. Bilindiği gibi İslam ümmeti başından beri, bu İslamîdir diyebileceğimiz akide ve uygulamaların delilleri, ya da bilgi kaynağı olarak Kitabı, Sünneti, İcmaı ve Kıyası görmüşlerdir. Yani bunların onaylamadığı, ya da bunlardan alınmış olmayan bir bilgi İslamî olamaz. Bunların bir de anlama usulü vardır, isteyen istediği bilgiyi kafasına göre bunlara dayandıramaz. Buna da usulü fıkıh diyoruz. Fıkıh burada anlama demektir ve usulü fıkıh sadece fıkıh denen disiplinin değil, bütün İslami ilimlerin usulüdür.
 
Kuranıkerim ve Sünnetin dışında her hangi bir kitabı onlardan öne ve merkeze almak, Kuran’ın ve Sünnetin ölçüsü olarak onu bilmek. Bütün doğrularını ve yanlışlarını ona onaylatmak, onu hatasız görmek.
 
Bu açıdan şu ayeti kerimeye bakalım.
 
‘Ama o geçmiş ümmetler dinlerini aralarında parça parça ettiler, her grup kendi yanındaki ile mutlu ve memnun oldu (Müminun 53). ‘Oysa sizin ümmetiniz tek bir ümmettir’.
 
Razi, bu ayette geçen ve ‘parça parça’ diye çevrilen ‘zübur’ kelimesinin kitap anlamına geldiğini söyler. Zebûr da buradandır. Sanki her grup dinin içinde başka bir kitabı kaynak edinmek suretiyle dinin parçalanmasına sebep olmuş denir gibidir.
 
İşte bu özellikleri taşıyan oluşumlar sadece fırka değil, aynı zamanda fırak-ı dâlle’dirler ve durumları tehlikelidir.
 
 
First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Din, kültür, medeniyet sapkınları boş durm ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Dinde Peygamberin Örnekliği ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Bilim ve Din Çatışır Mı? ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Taklit ve Atalar Kültür ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Gazze Halkına Gazel Okuyan Müslüman Coğraf ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Sözün Bittiği Yer Gazze ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Davet Yolunda Dikkat Edilecek Hususlar ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 Ramazan ve takva etkisi ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 Zulümden yorgun düşen bizler! ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Ramazan ve Duyarlı Müslüman.. ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.