SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 3 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Araştırmacı-Yazar
Yazar Hüseyin BÜLBÜL
 
 
 
Makale Tarihi :  1.09.2022
Vahyin Amacı Allah’a Kulluğu Öğretmektir

Hüseyin Erkal / Hollanda

Selamun aleyküm Sayın Hocam! Kur’an okumalarımızda gerekli ihtimamı gösterebilmemiz için Sizlerden Kur’an’ı okuma biçimlerinden olan Kıraat, Tilavet ve Tertil konusunu açıklamanızı istiyorum. Bu okumalarımızın birini diğerinden ayıran özellik nedir?

Cevap: Kıraattilavet ve tertil kavramları, Kur’an’ın okunması, anlaşılması ve anlaşılanların hayata geçirilmesi ile ilgili kavramlardır.

Kıraat kelimesi Kur’an’ı o dilin özelliklerine göre harf ve kelimelerini toplayıp düzgün ve doğru bir şekilde Okuma ile ilgili bir kavramdır.

Tilâvet kelimesi Kur’an’da izleme/uyma, okuma, amel etme, inme veya okuma, rivayet etme anlamlarında kullanılmıştır.

Tertil kelimesi ise; Kur’an’ı ağır-ağır, harf-harf ve manalarını düşünerek okumayla ilgili bir kavramdır ve Kur’an’da da bu manalarda kullanılmıştır.

Kıraat: “Ga- ra- e” kökünden türetilen Kıraat, sözlükte “okumak, tilâvet etmek, telaffuz etmek” anlamında mastardır. “Sesli veya sessiz, nağmeli veya nağmesiz okuma, tilâvet etme anlamında isimdir. Aynı kökün kur’ân şeklinde gelen mastarları da kıraat ile eş anlamlıdır.

Kıraat kelimesi Kur’an-ı Kerim’de yer almamakla birlikte “tilâvet” manasını veren fiil kalıplarında ve mastar olarak (Kur’an şeklinde) birçok yerde geçer (el-A‘râf 7/204; en-Nahl 16/98; el-İsrâ 17/14, 45, 106; el-Kıyâme 75/17, 18.

Tarihi süreçte bununla ilgili bir ilim dalı oluşturulmuş ve çeşitli okuma şekilleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan en meşhur olan okuma biçimi olarak Asım Kıraati ülkemizde en yaygın kıraat olarak uygulanmaktadır. Okuyana kari, okuma şekilleri konusunda uzman olana da Kurra tabiri kullanılmaktadır.

Kıraat: “Bir okuyucunun ses ve söz aracılığı ile iradeli olarak harflerden kelimeler, kelimelerden cümle ya da cümleler oluşturmak suretiyle meydana getirdiği Kur’an metnini (kıraatini) acele etmeksizin tecvid disiplini doğrultusunda yavaş yavaş kendisine veya bir başkasına duyuracak şekilde okumasıdır.”

Bu okuma, okuyucunun manaya muttali olma zorunluluğu olmadan metni doğru bir şekilde okuması demektir.

Tilavet: Sözlükte “Tela hu” kelimesi bir kişiyi, çok yakından takip etmek, onu izlemek ve ona uymak anlamındadır. Bu, bazen bizzat bedenle izlemeyi bazen de hükümde birine uymayı ifade eder. Mastarı (tülüvvün) ve  (tülvün) şeklindedir.

Bazen de okumak ve manayı düşünmek suretiyle izlemek anlamına gelir. Bunun mastarı da “Tilavetün” olarak gelir.

Tilâvet kavramı; “Tela –Yetlu” fiilinden türemiş bir mastardır. Bu kavramın kök harfleri “te, lam ve vav” harfleridir. Bu kök; tabi olmak, izlemek anlamındadır.

İslam’ın gelmesiyle birlikte tilavet kavramı yeni bir mana kazanmış ve okuma anlamında da kullanılmıştır. Çünkü okuma fiilinde cümleleri ve ayetleri izlemek söz konusudur. Bazı dil âlimleri tilavet kavramını bütün metinler için kullanılabileceğini söyledikleri halde, çoğu âlimler ise bu kavramın sadece ilahi metinler için kullanılabileceğini ileri sürmüşlerdir.

Terimsel anlamı ise: Bir kelâmı ve özellikle Kur’an-ı Kerim’i okumayı ifade eden tilavet, terim olarak‘‘Ku’an-ı Kerîm’i hem okumak hem de emir ve yasaklarını, teşvik ve uyarılarını hayata geçirmek suretiyle Allah’ın kitabına uymak’’ şeklinde tarif edildiği gibi ‘‘manasını anlamak ve gereğince davranmak üzere onu tecvid ve tertil üzere dikkatlice okumak’’ şeklinde de tarif edilmiştir.

 Bu kavram bazen okumak, bazen de orada yer alan emir ve yasakları, teşvik ve sakındırmaları ciddiye alıp gereğini yapmak ya da orada bulunduğuna kanaat getirilen şeyleri yapmaktır. Bu okumaktan daha özel bir anlam ifade eder. Buna göre, her tilavet bir kıraattir ama her kıraat bir tilavet değildir. tilavet ile kıraatin farkını bakara 121. Ayetinin tefsircilerce açıklaması ortaya koymaktadır:

‘‘Kendilerine kitabı verdiğimiz ehliyetli kimseler onu, tilavetinin hakkını vererek okurlar. İşte onlar, ona iman ederler. Her kim de onu inkâr ederse, işte o inkârcılar hüsran içindedirler.” (Bakara 2/121)

Ayetin:” Kendilerine kitabı verdiğimiz ehliyetli kimseler onu, tilavetinin hakkını vererek okurlar. İşte onlar, ona iman ederler… Ayetin bu kısmına şöyle yorum getirmişlerdir:

“Emir ve nehiylerine tâbi olarak ona gerçekten uyulması gereken şekilde uyarlar. Böylece helalini helal sayar, haramını da haram kabul ederler ve içindeki hükümlerle de amel ederler” şeklinde açıklamışlardır. Bu açıklama tilavet ile kıraatin farkını daha net ortaya koymaktadır. Yani Tilavet sadece bir metni okumak değil; okunan metnin mesajına da tabi olup hayata geçirmeyi ifade etmektedir.

 Tertil:

Tertil’in kelime anlamı; “Tertîl, yavaş yavaş, acele etmeden ve harfleri açık seçik bir şekilde telaffuz etmektir.” Kıraat’te tertîl, dura dura, yavaş yavaş, adım adım uzatılması gereken harfleri uzatarak onları doyura doyura doğru bir telaffuz ile bir harf bittiğinde diğerini getirmek suretiyle açıkça okumaktır. Burada ayetin mesajından anladığımız kadarıyla bir metnin veya bir ayetin kıraat ilmine göre kusursuz okunması değil; mesajın istenildiği gibi anlaşılması ve hayata geçirilmesidir. Ayetlerin taşıdığı istikamet bunu ihsas ettirmektedir:

“Ey örtünüp bürünen! Gecenin yarısında, istersen biraz sonra, istersen biraz önce bir müddet için kalk ve ağır ağır /Tertil ile Kuran oku.” (Müzzemmil 73/1-4)

Gece kalkışının ve tertil ile okumanın gerekçesini beşinci ayet açıklamaktadır: “Doğrusu Biz, sana, taşıması ağır bir söz vahyedeceğiz.”

Evet bu okuyuş sıradan bir okuyuş olmayıp, ayetlerin mesajını anlayarak, maksadını içselleştirerek, önerdiği göreve kendisini hazırlayarak ve bundan mutmain olarak okumaktır. Bu anlayışı İmam gazali de şöyle özetlemiştir:

“Kur’ân’ı gerçek manada okuyabilmek için, dilin, aklın ve kalbin işbirliği içinde olması gerekir. Buna göre dil okumalı, akıl okunanları tercüme etmeli, kalp de bunlardan gereken dersleri almalıdır.” (İhyau Ulumi’ddîn, Dâru’ş-Şa’b yay. III. s.507)

Kur’an’ın okunuşu ile ilgili bu üç kavramın ortak paydası okumak olmakla birlikte okumanın mahiyetinde bir birinden çok farklı boyutlarda olduğu anlaşılmaktadır. Birincisi metni doğru bir biçimde okumak. İkincisi okunan metni anlamak. Üçüncüsü de anlamış olunan mesaja, hükme tabi olup yaşamaktır. Kısacası hafızlarımızın “hatim” okumaları, yüzüne okumayı beceren vatandaşın Fatiha’dan- Nass suresine kadar okuyarak hatim yapması, okumasını bilmeyenlerin de her sayfa için üç ihlas okuyup sayfayı çevirerek hatim yapması; Bu kavramlarda kastedilen cinsten Kur’an okumak değildir. Sadece metni seslendirmekten ibarettir. Ne okuyan ne de dinleyen onun hükmünden, hikmetinden ve mesajından istifade etmiş olmaktadır. Bu nedenle İslam ümmeti içerisinde en çok okunan kitap olmasına rağmen; en az anlaşılan ve bu nedenle de hükmüne en az uyulan fakat en çok istismar edilen kitap Kur’an olmuştur!..

Bu ümmetin Rabbimizin şu ayetlerini düşünüp anlaması gerekir:

“Biz, her peygamberi, ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara apaçık anlatsın. Bu itibarla Allah dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O her şeye galiptir, hükmünde hikmet sahibidir.” (İbrahim 14/4)

“Apaçık Kitab’a andolsun ki biz, anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur’an kıldık.” (Zuhruf 43/2-3)

“Elif. Lâm. Râ. Bunlar, apaçık Kitabın ayetleridir.” “Anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Yusuf 12/1-2)

Bunların hepsi: “Li gavmin yetefekkerûn” düşünen bir toplum , kavim, millet içindir. Fakat bizim toplumumuz bunlar üzerinde düşünmeden salt okumanın amaç haline getirildiği bir toplum olmuştur. Sevap doğru davranış ve doğru anlayışın karşılığıdır. Anlamadan okuduğun bir kitabın doğrularını nasıl öğrenebilirsiniz ki? Böyle bir akıl tutulmasını İslam toplumundan başka bir toplumda görmeniz mümkün değildir. Bu nedenle Rabbim bu topluma aklını devreye koyarak düşünme nimetini bahşetsin inşaallah!..

First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Din, kültür, medeniyet sapkınları boş durm ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Dinde Peygamberin Örnekliği ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Bilim ve Din Çatışır Mı? ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Taklit ve Atalar Kültür ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Gazze Halkına Gazel Okuyan Müslüman Coğraf ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Sözün Bittiği Yer Gazze ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Davet Yolunda Dikkat Edilecek Hususlar ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 Ramazan ve takva etkisi ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 Zulümden yorgun düşen bizler! ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Ramazan ve Duyarlı Müslüman.. ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.