SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 3 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Araştırmacı-Yazar
Yazar OSMAN COŞKUN
 
 
 
Makale Tarihi :  1.11.2022
“Oku’yu” Da Yanlış Okuduk Ya!

Yeni bir eğitim ve öğretim yılının başlamış olması münasebetiyle cami minber ve kürsülerimden bahsedilen konuların birçoğunu Kuran’a ait bir kavram olan oku emri oluşturdu. Kendi beka ve gelecekleri için yine istismara başvuran zihniyet Kuran’a ait kavramları kendi bağlam ve konu bütünlüğünden koparıp kendi istek ve arzularına alet etmekte veya desteklemek istediği konuda kullanma konusunda çok mahir olduğunu tartışma götürmez bir şekilde ortaya koymuştur. Kuran’ın indiği ve asrısaadet diye bildiğimiz! ilk toplumu bunun dışında tutar isek yaklaşık bin dört yüz yıldır bunu ne yazık ki bu kitabın mensupları hep yapa gelmektedirler.

Asrı sadet Müslümanları ile bizim aramızdaki fark: Onlar kendilerini Kuran’a uymakla sorumlu hissedip inanırken bizlerin ise Kuran’ı kendimize uydurmaya çalışmamızdır. Metot olarak daha önce kabul edip inandığımız ve itikat haline getirdiğimiz bir konuyu Kuran ‘andan bir ayetle desteklemek olmuştur. Bunu fert olarak yaptığımız gibi toplum bazında da hep yapa gelmişizdir. Esasen İslam dışı sistem ve beşer ürünü ideolojilerde dini istismar edip kendi varlıklarına helal getirmeyecek ibadet ve uygulamalara insanları teşvik ederek batıl olan davalarını devam ettire bilmektedirler.

Allah’ın bütün insanlık için göndermiş olduğu ve hayatın tamamını kuşatıcı ve kapsayıcı olan bu sistemin şartlarını beşe inanç esaslarının ise altıya indirilmesi yoluyla kitabın bir kısmını kabul edip diğer kısımlarını göz ardı etmeyi başarabilmişlerdir.  Oysa yüce Kuran’da ne kadar ayet varise tamamı İslam’ın ev imanın şartlarını oluşturmaktadır. Şöyle ki:

“ Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.” (Bakara-85) Halkı nı Müslümanların oluşturduğu coğrafyada İslam’ın en önemli esaslarından olan hâkimiyet ve iktidar boyutunu Iman’ın ve İslam’ın şartı olmaktan çıkararak hayatlarının en büyük yanlışlarını yapmışlardır. Halende bu yanlışta ısrar etmektedirler ki bundan dolayı halkı Müslüman olarak isimlendirilen coğrafyada kan irin gözyaşı ve ölümler/öldürülmeler artarak devam etmektedir.

Anılan bu bölgelerde Allah’ın ve iman edenlerin düşmanları olan kâfir ve zalimler istedikleri gibi at oynatıp kendi çıkarlarına hizmet edecek ve efendisinin sözünden çıkmayan kukla rejimleri işbaşına getirerek bu bölgenin halklarını uyutmaya devam etmektedirler. Ne acı ve ne hazindir ki bu halk Allah’ın kendileri için ortaya koymuş olduğu kurtuluş reçetesi olan Kuran’ın emir ve yasaklarını ciddiye almadan onlar ile olan dostluklarına devam etmektedirler. Bu durum onların hem bu dünyada hem de ahirette kaybedenlerden olması ile sonuçlanacak bir akıbeti kaçınılmaz kılmaktadır. İslam’ın mensupları kendilerine din olarak anlatılan şeylerin din olup olmadığının sağlamasını Kuran ile yapmak zorundadırlar.

Müslümanlar bunu yapmadıkları veya yapamadıkları için bu gün dünyada söz sahibi olma, dünya siyasetine yön verme gündem oluşturma ve gündemi belirleme gibi bir özelliklerini kaybetmişlerdir. Onlara kaybettikleri bu özellikleri yeniden kazandıracak olan tek kaynak ve tek çare Allah’ın gönderdiği son mesaj olan Kuran’ın onlardan ne istediğini anlamalarından ve yaşamalarından geçtiğini bilmeleri ve iman etmeleri gerekmektedir. Yazımıza başlık olarak seçmiş olduğumuz konu ile ne demek istediğimizi sanırım şimdi söyleme zamanı geldi: Evet,

Bizler Kuran’ı kavramların ne anlama geldiğini bu kitabın mensupları olarak bilmiyoruz. Hatta Kuran’a iman ettiğini söyleyenler iman ettikleri kitabı bilmemektedirler.  Şu tespiti yapar iken hiçbir ilahiyatçıyı veya imam hatipli kardeşimi küçük görmek veya hakaret etmek istemediğimi en başta ifade etmek zorundayım. Onların bile bir yabancı turist ile karşılaştıklarında Kuran’ı bilmediklerini itiraf ettiklerini ilahiyatçı bir hocamızın Samsun iline bir yolculuğu esnasında başından geçen bir olayı kısa bir süre önce hocanın bizzat kendi itirafları olarak televizyonda seyrettiğimi hatırlıyorum. Buda gösteriyor ki bu ülkede din adına konuşanların birçoğu anlattığı dini bilmemektedir.

Oku emri de maalesef bu tür bir hatanın kurbanı oldu. Bizler oku denilince salt sadece Kuran’ı Arapçasından anlamadan yüzünden veya ezbere okumak ve bol bol sevap alıp onu da üzerimize almadan ölülerimizin ruhuna bağışladık!  Ne gariptir ki bizler Kuran’ı hep başkalarına okumak gibi bir yaşam tarzı ile yetiştirildik. Zira okuduğumuz Kuran’ı hiç üzerimize almadık üfürdük üfledik elimizi yüzümüze çalıp kalkıp gittik.

Nereden bilecektik oku emrinin şu anlamlara geldiğini! “ilk defa yüce rabbi ona, Yaratan rabbinin adı ile oku” ayetini vah yetti. Bu peygamberliğin başlangıcıydı. O zaman sadece kendisinin okumasını emretmişti. Sonra “Ey örtüsüne bürünen, kalk ve korkut” ayetini indirdi. Yüce Allah  “Oku” sözüyle onu peygamber tayin etmiş.  “Ey örtüsüne bürünen sözüyle de Resul yapmıştı. Sonra yakın akrabalarını, ardından kavmini, daha sonra çevresindeki Arapları peşinden tüm Arapları, en sonunda da bütün insanları korkutmasını emretti. Peygamber olarak görevlendirilmesinden sonra on sene gibi bir süre savaşsız ve cizyesiz ( İslam’ın egemenliğine boyun eğmeyi kabul eden kâfirlerden alınan vergi) bir şekilde yalnızca sözlü davetle yerine getirdi davet görevini. Savaştan kaçınması, zorluklara katlanması ve iyilikle muamele etmesi emrediliyordu. Sonra hicrete izin verildi.

Yine okumanın kendisine vahye dilen şeyleri okumasını/ okumamamız gerektiğini bununla Hz. Peygamberin seçilmiş olduğu büyük göreve dikkatinin çekilmesi,  bu görevin onun zihnini kuşatması gerekli temel düşünce olması ve işlerinde başkasını değil her an kendisini elçi seçen rabbini hatırlamasını ona teslim olmasını amaçladığını, bu tür ayetler, okumaya, yazmaya, ilme ve bu nimetlere ait kabiliyetlerin sadece kendisine tahsis edildiği insana değer verildiğini anlatmaktadır. Kuran’ın bu şekilde başlaması, değer vermenin dozajını artırmaktadır.

Bu nimetlerin sanki Allah’ın bahşetmiş olduğu ve insanların bunlardan dolayı şükretmesi ve elde etmek için gayret etmesi gereken nimetlerin başında olması istenmiştir. Kur’an bu kıymet verme bakımından; ilme, okuma ve yazmaya en büyük ve en güçlü ilk dini davetçi/ yönlendiricidir   “İnsan” ifadesi eşit olarak erkek ve kadını kapsamakta; böylece Kuran daveti iki insan cinsini de sorumlu tutmakta bu konuda kadınlar ile ilgili kısıtlamaların ve yasakların tekrar Kuran ayetleri ile test edilip yeniden anlaşılmaya ihtiyacımızın olduğunu bir kez daha hatırlatmış olalım. Konu ile ilgili bir ayet mealini sizler ile paylaşmak istiyorum: “ Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. Sana onun vahyi tamamlanmadan önce Kuran’la ilgili acele etme ve  “Rabbim! İlmimi artır “ de. (Taha- 114)

Şimdi önce kendime sonrada bütün kardeşlerime oku emri hangi Müslümanın hayatında bu şekli ve anlamı ile mana kazandı sormak hakkımız değil mi?     Hangimiz Kuran ile tanıştıktan sonra önce kendimizi daha sonra yakın akrabalarımızı nihayetinde de kavmimizi bu metot ile uyardık? Bunu hem yapmıyoruz hem de çeşitli bahaneler üreterek içerisinde bulunduğumuz durumdan sürekli şikâyet ediyoruz. Unutmayalım ki basitler iftira eder acizler ise sürekli şikâyet edip bahane üretirler. Bizlerin işi bahane üretmek ve mazeretler arkasına sığınmak olmamalıdır. Çare ortada oda Allah’ın bizlerden istediği hayatı yaşamak sadece ona kul olmak ve kula kulluğu acilen terk etmek ve yüce Kuran’ı anlayarak okumalarımızın sayısını artırmak olmalıdır. Başka bir yazıda buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz.

First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Gelin şu zekâtı bir düzene koyalım! ...
............................................
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Faruk BEŞER
 Özürlüler ve Allah’ın Adaleti meselesi ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Müslüman demokrasiye razı olur mu sahip çı ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Eskiden ve Şimdi ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Müslümanlarda Akıl Tutulması ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Söylemler İddia, Eylemler İse İspattır ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Allah'tan Kimler Korkar ? ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Tarihin Son Sayfası ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 İyi bir çocuk yetiştirmek isteyen anne-bab ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 De ki; Yeryüzünü Dolaşın.. ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Ramazan ve Duyarlı Müslüman.. ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.