SORU: Son yıllarda artan akla ziyan cinayetlerden bireysel olanlarının yakın akraba, hatta çocuklar ile ebeveynleri arasında dahi işlenir hale gelmesinin sebepleri neler olabilir? Suçu ve suçluyu nerede aramalıyız?
CEVAP: İnsanı yaratan onun duygu ve düşündüklerini gerçekleştirme konusunda neleri yapabileceğini bütün ayrıntıları ile bilmektedir. Bu nedenle insana vermiş olduğu yetenekleri nasıl kullanması gerektiği konusunda gerekli öğüt, nasihat, emir ve yasaklardan oluşan insanî yaşamın kurallarını koymayı da asla ihmal etmemiştir. Bu tedip ve terbiyenin, Anne karnında iken besleneceği helal ve temiz olan gıdalardan başlamak üzere, fiziksel gelişimini takip eden düşünsel gelişimin de kusursuz olarak yapılmasını öğütlemiş; hayatın her safhasında yapılması gereken uygun davranışları göstermiştir. Toplumlar bu ilkelere bağlı kaldıkları sürece nefislerinin ve nesillerinin mürüvvetini görürken, bunlardan uzaklaşmak, gale almamak veya başka dünya görüşlerinin değer yargıları ile hareket etmeye başlamalarının sonucunda ise, hayatın en acı faturasını ödemek zorunda kalacakları bilgisi de verilmiştir.
Toplumsal değişimin yasası olarak belirtilen Rad suresi 11. Ayeti aynı zamanda bireysel değişimin yasasını da ortaya koymaktadır. Bu demektir ki, insanlar değişmedikçe onları kuşatan hayatın şartları da değişmeyecektir. Rüzgâr ekenin fırtına biçmesi nasıl tabii ise, uhuvvet ekenin de suhulet biçmesi o kadar tabiidir. Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir insanın, gizli açık her işinin karşısına getirilip hesabının sorulacağını bilmesi, insanın yapacağı işlerde meşruiyeti gözetmesini sağlayacaktır. Fertler arasındaki ailevi bağları gündeme getirirken de şöyle buyurmaktadır: “Sizi topraktan yaratmış olması da O’nun ayetlerindendir. Sonra siz, yeryüzüne yayılmakta olan bir beşer oldunuz. Kendileriyle huzura kavuşmanız için size kendi nefislerinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunlarda düşünen bir kavim için ayetler / ibretler vardır.” (Rum 30/20-21)
Aralarında sevgi ve merhamet bağları kurulan eşler ve çocuklar, kardeşlik bağları ile bağlanan müminler, birbirlerine düşman oluyorsa, burada doğru olmayan bir şeylerin varlığını düşünmemiz kaçınılmadır. Aynen gömleğin birinci düğmesinin yanlış iliklendiğinde geri kalan düğmelerin tamamının yanlış olacağı gibi; hayatın içinde yerli yerince uygulanmayan fıtri kanunlardan uzak şekillenen hayatın yanlışlarından kurtulmak ta mümkün olmayacaktır. Hayatın düzelmesi için hayatı şekillendiren insanın düzelmesi gerekir. İnsanın düzeltilme işi ise, ancak inanç ve eğitimle mümkün olmaktadır. Yıllarca bu memlekette inancımızı toprağa gömdük, geçmişimizin üzerine sünger çektik, ecdadımızı hor ve hakir gördük aşağıladık, mirasımızı reddettik, inancımızda ve onun gerektirdiği şekilde yaşamaktan zül duyduk, geçmişini bilmeyen geleceğini görmeyen bir nesil yetiştirdik. Sonuç ne oldu? İşte şikayetlendiğimiz bu duruma gelip dayandı. Doğurduğu evladını boğacak kadar canileşen anneler, ailesini topluca katledebilen babalar, Anne ve babasını (kumar sevgili ve ya uyuşturucu gibi) zevklerini tatmin etmek için gözünü kırpmadan öldüren çocuklarımız oldu. Daha çok yakın zamanda doğurduğu çocuğunu boğup nehre atan, yirmi günlük çocuğunu eve bırakıp tatile giden anneleri gördük. Bunlarla beraber Okul önlerinde satılan uyuşturucu haplarla geleceğimiz tehdit edilir oldu. Görsel alanda gerçek hayatla ilgisi olmayan oyun ve eğlence programlarıyla çocuklarımız hayattan kopartılmaya çalışılmaktadır. Telefon, bilgisayar, tablet, internet aracılığı ile bağımlılık yapacak oyun, eğlence, gayri insani ve gayri ahlaki sitelerle insanların zihinleri iğfal ediliyor. Sadece çocuklar değil, yetişkinlerin dahi aile yuvasını bırakıp arkasına bakmadan gittiklerine şahit oluyoruz. Bu sanal âleme kendini kaptıran çocuğu oradan almak mümkün olmuyor. Bunların gençlerimiz ve çocuklarımız üzerinde yaptığı tahribatın sınırlarını tespit etmek mümkün değildir. Şimdi “sıtmayla” mücadele eder gibi bunlarla mücadele etmek zorundayız. Sinek üreten bataklıkları kurutmadan bu mikrobu yayan sineklerden kurtulmak mümkün değildir. Bireysel tedbirlerle bunların üstesinden gelinmesi mümkün olmamaktadır. Bu nedenle toplumsal olarak verilecek mücadeleler ile gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Suç ortada, aramaya gerek yok ama suçlu kim? Düşmanı suçlu ilan etmek durumu kurtarmayacaktır. Düşman üzerine düşeni yaparken onlarla mücadele etmeyi görev bilmeyen bizler de en az onlar kadar suçluyuz. Şairin dizelerinde dile getirdiği gibi: “Sahibi olmayanın batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.” Başta nefsimize sonra da neslimize sahip çıkmak zorundayız. Aksi halde iftihar edeceğimiz geçmişimiz, ümitle bakacağımız bir geleceğimiz olmayacaktır.
|