Gıda meselesi, insanoğlu için günümüzdeki en önemli imtihanlardan (zenginlik-yoksulluk-inancını yaşayabilme gayreti-helal ve tayyip rızıkla beslenme tercihleri gibi vs.) biridir. 

Dualarımızın, namazlarımızın kabulü ile sağlıklı bir hayat sürmenin yolu hiç şüphesiz midemizden geçen gıdaların sağlıklı-güvenli ve helal olmasına bağlıdır. Geçtiğimiz dönemlerde yediklerimizden, içtiklerimizden öyle bir haz (lezzet) alırdık ki şimdilerde bu hazzı bulmak maalesef imkansız oldu. Peki bu haz dediğimiz lezzetler nereden gelmekte idi? Yaradılış itibari ile genetiği değiştirilmemiş, nesli bozulmamış yani “nebevi” ticarete uygun şekilde yetişmiş ve üretilmiş ürünler yerlerini beşeri kaygılar ve suni hazlandırıcılar olan kimyasallar ile yer değiştirilmiş olmalarıdır. Sağlıklı kalmak ve inancımızın gereğimi yaşamak için daha doğrusu Müslümanca yaşayabilmek için İslam mutfağından beslenmemiz şarttır. Her yönümüzü işgal eden gayri müslim mutfaktan beslenerek Müslüman kalmak günümüzde çok zor görünmektedir. Alışverişlerimizde dikkat etmeden sepetlerimize doldurduğumuz ürünleri bünyemiz ve islami yaşantımıza etkilerini hiçmi hiç maalesef düşünmemekteyiz. Paketlenmiş tavuklar, tavuk suyu, et suyu tabletler yemeklerimize tat versin diye araştırmadan kullandığımız katkı maddeleri acaba ne kadar sağlıklı, güvenli ve helaldir? Düşünme, araştırma ve tercih etme yerine ucuzmu? Lezzetlimi? koy sepete düşüncesi ile hareket etmemizin zararlarını maalesef seneler sonrası doktor kapılarında sıra beklediğimizde daha iyi anlıyoruz. Ama artık çok geç evlatlarımıza acımadan ve düşünmeden- araştırmadan yedirdiklerimizin, içirdiklerimizin hesabını geleceğimizin teminatı evlatlarımızın sağlıklarını yitirdikleri zaman daha iyi anlıyoruz.

Peki suçlu kim?  İnancının gereğini yaşamak isteyen her insan yediklerinin içtiklerinin, kullandıklarının sağlıklı, güvenli ve helal olduğunu araştırması hiç şüphesiz günümüzde kişi üzerine “farz-ı ayn” olmuştur. Yani mutlaka araştırmak zorundadır. İster marketten alışveriş yaparken, ister ekmek peynir ve diğer ihtiyaç maddelerini alırken inancına uygunluğunu araştırmak zorundadır. 

Yıllar öncesinden tavizler vererek geldiğimiz inanç esaslarımızın nerede ise son noktalarına geldik. Yaşantımızdaki-Evlerimizdeki-Örf ve adetlerimizdeki yeme ve içmelerimizdeki-Düğünlerimizdeki- alışverişlerimizdeki değişiklikler (İnkişaflar ve medeniyet gereği değil) Ucuz ve lezzetli olan şeylere rağbet etme alışkanlığı her gün bizleri nebevi, ticarete uygun olan gıdaları aramak ve onlarla beslenmek düşüncesinden uzaklaştırmaktadır. Ailesinin gıda ve ihtiyaç maddelerini market ve pazardan temin eden kişinin İndi İlahide sorumlu olduğu kadar, dünyada da aile fertlerine karşı büyük oranda mesuliyeti ve vebali olduğunun bilmelidir. Yaldızlı ve renk renk ambalajlar ile bizlere takdim edilen lezzeti arttırılmış, tatlandırılmış, renklendirilmiş pek çok gıdayı araştırmadan evlerimize sokmamız çocuklarımıza yedirmemizin vebali yok mudur? 

Vücudumuza uygun olmayan bu gıdaların midemize girmesi sonucu hastalanan bedenden ibadet ve sağlıklı hareketler beklemek maalesef mümkün değildir. Fıtratı değiştirilmiş ürünleri yemek aynı zamanda insan fıtratına da uygun olmayacağı için maddi ve manevi dünyamızı da (Kalbimizi-Ruhumuzu-Nefsimizi-Bedenimizi-Maneviyatımızı ) tahrip etmektedir. Nebevi şartlara uygun hilesiz-katkısız gıdalardan eskiden kurutma yapılırken şimdilerde suni yapay katkı maddeleri ile saklama yoluna gidiliyor. Sirke ile turşu yapılırken şimdilerde kimyevi maddeler kullanılıyor. Evlerimizde bulgurumuzu stoklarken şimdilerde raf ömrünü uzatıcı katkı maddeleri katılıyor. Eskilerde tüketim zaruri hallerde yapılırken şimdilerde haz (zevk) için yapılıyor. Eskiden israf yasak ve haram iken şimdilerde serbest oldu. Teşekkür Yaradan Allah’a (C.C) yapılırken şimdilerde şirketlere yapılıyor. Reklam aldatmama koşulu ile yapılırken şimdilerde aldatmaya dayalı yapılıyor. Aldatan bizden değildir denirken, aldatmak mubah oldu. Kul hakkı geçerli iken tedavülden kaldırıldı. Sağlıklı yaşantı varken-sürekli hastalık hali başladı. Yaradan a tefekkür yapılırken şimdilerde üreticiye teşekkür var. İnsanlar arasında paylaşma varken yerini bencillik aldı. 

İnsanlar yediklerinin, içtiklerinin ihtiyaç maddelerinin sağlıklı+güvenli+çevreci=Helal olduklarının arayışları yerine; kimyasallar ile tatlandırılmış, lezzeti arttırılmış, TV kanallarında cicili ambalajlar ile sunulmuş sağlıksız gıdalara maalesef her gün biraz daha yönlendirilmektedirler.

İnanlar olarak, İnancımızı gereğini yaşamak sağlıklı ve güvenli bir hayat sürmek için, sağa-sola bakmadan her inananın helal gıda meselesine sarılması ve üzerine düşeni acilen yapmsının farz-ı ayn olduğunu bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum. Öyle değil mi? Dostlar nedersiniz?