SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 3 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Araştırmacı-Yazar
Yazar OSMAN COŞKUN
 
 
 
Makale Tarihi :  1.06.2025
İstikametli ve İsabetli Bir Duruş Sergilemek

Kâinat ve onun içerisinde ki her şeyi yaratan Allah onların nere de nasıl bir şekilde durmalarını ve duracakları yeri de onların genetik yapısına kotlamıştır. Diğer bir deyişle herkesin duracağı yer belirlenmiştir. İradesiz varlıklar olan ay, güneş, yıldızlar, hayvanlar, bitkiler ve aklınıza gelen bütün konuşamayan Allah’ın kulları kendilerine belirlenen süre içerisinde her hangi bir kusur işlemeden Allah’ın belirlediği ecel çerçevesinde görevlerini yerine getirmektedirler. Ne ayın güneşi nede güneşin ayı yakalaması mümkün değildir. Tavuk yumurta, inek ise süt vermeye devam edeceklerdir. Ancak söz konusu insan ve diğer iradeli varlıklar olan cinler söz konusu olunca durum tamamen farklılık arz etmektedir.

Yaratılmışlar içerisinde akıl ve irade sahibi kılınan insan ne yazık ki, diğer yaratılmışlar kadar kendisine ait istikamet ve isabetli olarak belirlenen ve diğer bir deyiş ile sıratı müstakim olan dosdoğru yoldan saparak aşağıların aşağısını boylamıştır. Allah göndermiş olduğu vahiy ve onun yürüyen hali olan insan elçiler seçerek kendisine iman eden kullarının istikametini ve isabetli duruşlarını net, anlaşılır aynı zamanda elçiler üzerin de örneklemek suretiyle ortaya koymuştur.

Kıyamet günü bu konuda hiç kimsenin ben bunlardan habersizdim demesi de mümkün olmayacaktır. Çünkü düşüne bilecek akıl ve yaşayacak bir ömür verilen hiç kimse böyle bir bahanenin arkasına sığınıp kendisini kurtaramayacaktır. İman edenlerin iman etmeyenlere karşı nasıl ve ne şekilde durmalarını belirleyen ve onlara bir usul öğreten en önemli ilke tevhit ilkesidir. Tevhit ilkesini benimseyip kabul eden inanmışlar bu ilkenin karşısında duran kâfir ve müşriklere karşı nasıl bir yerde duracaklarını da öğrenmiş olacaklardır.

Allah’ın Hz. Adem ile başlayıp son elçisi Hz. Muhammed (as.) ile sona erdirdiği din olan yüce İslam’ın hiç değişmeyen ilkelerinden birisi olan tevhit ilkesi: Yerlerde ve göklerde Allah’tan başka yaratan, yaşatan, hükmeden, öldürüp tekrar diriltecek olan ve herkesin hak ettiğinin zerre kadar haksızlık yapılmadan ödeneceği günün de sahibi olan Allah’a şek ve şüphe duymadan inanmaktan geçmektedir. Yani Allah’a ait bir hakkı veya yetkiyi Allah’tan alıp yaratılmışlara vermemektir. Tevhidin zıddı şirktir. Tevhit ehli olanlar net, kararlı ve sağlam bir duruş ortaya koyar iken; Şirk ehlinden ise isabetli ve kararlı bir duruş beklemek ham hayalden başka bir şey değildir.

Konumuzla alakalı bir ayet meali paylaşarak yazımıza devam edelim: “ Ey peygamber! Seninle birlikte tövbe edenler ile birlikte emrolunduğun gibi dost doğru ol! Aşırıya kaçmayın! Allah sizin yaptıklarınızı elbette görendir. Sakın ha haksızlık edenlere eğilim göstermeyin; Aksi halde ateş size de dokunur. Allah’ın peşi sıra dostlarınız da olamaz. Sonra size yardım da edilmez.” ( Hud-112-113)

İbn Abbas, Hz. Muhammed’e Kuran’da en zor gelen ayetin bu olduğunu ifade etmiş, onun “Hud ve benzerleri beni ihtiyarlattı” dediğini rivayet etmiştir. Allah resulünü ihtiyarlatan ayetler onun ümmeti olduğunu her fırsatta dile getirenler üzerinde bir etki bırakmıyor ise düşünmeleri gerekmez mi?

Yukarı da mealini verdiğimiz ayetlerde Hz. Peygambere ve hakka yönelen müminlere hitap etmekte, emrolundukları gibi dosdoğru olup aşırı gitmemelerini, çünkü Allah’ın kullarının yaptıklarını çok iyi gördüğünü belirtmektedir. Ayetler ayrıca Hz. Peygamberin ve müminlerin istikamet üzere olmaları noktasındaki ilahi uyarıları gündeme getirmektedir. Ayrıca ilgili ayetler; Dinin özü ve özeti olarak da anlaşıla bilinir. Çünkü “dinin amacı istikameti düzgün insanlar yetiştirmektir” Bu gayeyi gerçekleştirmek için vahiy Hz. Peygamber’in örnekliğinde insanlar ile buluşturulmuştur.

İstikamet sahibi olmak demek, tevhit ve itaat üzere olmak veya Kuran’a uymaktır. Aksi davranışlar sahibini tevhit ehli olmaktan uzaklaştırır. Günümüz itibariyle halkı Müslüman coğrafyanın sorunlarının başın da istikamet üzere yani kiminle nerede, ne şekilde duracağı sorunudur. Mesele isabetli ve istikamet üzere olamamaktır. Allah gönderdiği vahiyler ile iman edenlerin iman etmeyenler karşısında nasıl bir duruş sergilemeleri gerektiğini elçileri üzerinde bizzat uygulamalı olarak göstermiştir.

Her iman edenin Kuran vahiylerini örnek alarak bu duruşunu netleştirmesini ondan istemiştir. Bu konuda tevhit ehli ile kafir ve müşriklerin arasını net çizgiler ile belirterek kırmızı çizgilerini ortaya koymuştur. Kâfirlerin dünyası ile iman edenlerin dünyası tamamen farklıdır. Ve hiçbir konuda en ufak bir benzerlik göstermemektedir. Din konusunda bizimle mücadele etmeyen ve bizleri yurtlarımızdan çıkarmak için mücadeleye girişmeyen ve halkına zulüm etmeyenler küçülüp cizye vermeleri durumunda iman edenlerin onlar ile bir sorun yaşaması mümkün değildir.

Allah’ın durun dediği yerde durmayıp şeytanlaşmış sistem ve ideolojilerin yanında duranların, ayrıca kâfir ve zalimler ile aynı karede sözüm ona aile fotoğrafları! Çektirenlerin bu sevdadan vaz geçip mümince bir duruş sergilemelerinin zamanı geldi de geçiyor bile; An itibariyle yirmi aydır Gazze ve Filistin de enkazın altındakiler hariç altmış bin masumu katleden, yüz elli bin Filistinliyi sakat bırakan, soykırım yapan ve bütün insani değerleri yok sayan İsrail zulmüne karşı iki milyar Müslüman coğrafyanın bir varlık sergileyememesini ne ile izah edeceğiz. ?

Son iki asırdır kıblelerini ve duruşlarını değiştiren ve batı ve batılı esas alan halkı Müslüman coğrafya Allah’tan gelen bütün kutsalları yok sayıp inkâr ederek yeni kıblesini batılı değerler olarak benimseyip ilan etmiştir. Aşağılanmaya, hakir görülmeye, yok sayılmaya ve bütün hakaretlere rağmen sözüm ona Avrupa birliğinin kapısında altmış beş yıldır bekleye bilmektedir. Zalim ve kâfirlere karşı esas duruşta bekleyen bu yönetimler kendi halkları söz konusu olunca zalimlerden elde ettikleri silahlar ile yedi yüz bin insanı katletmekten hiç çekinmemişlerdir. Suriyeli kardeşlerimizin yaşadığı son Esad zulmü bunun en net örneğidir.

Kimin nerede, kimler ile duracağı konusu Allah tarafından net, anlaşılır ve ikinci bir anlama gelmeyecek şekilde açıklanmış ve örnekler verilerek konunun önemi belirtilmiştir. Daha doğrusu vahiy alan elçilerin tamamı duruşlarını vahyi esas alarak hayatlarını devam ettirmişlerdir. Allah elçilerini insan nüfusunun en kalabalık olduğu şehir merkezlerine göndermiştir. Zira bu şehir merkezlerinin tamamında o toplumu idare eden bir sistem ve ideoloji her zaman var olmuştur. Mesela, İbrahim ’i Nemrut’a Musa’yı Firavuna Muhammed (as) Mekkeli müşriklerin yoğun olarak yaşadığı Mekke site devletine ve bütün tağutlar ile mücadele için göndermiştir. Hiçbir elçi görevini yapar iken karşı tarafa kendilerinin bulunduğu konumdan taviz vermemişler. Onlar tarafından yapılan ve her insana cazip gelen her türlü teklifi reddetmişler. Karşı tarafın duruş ve tavırlarına göre tavır almayıp Allah’ın durun dediği yerde durmuşlardır. Diğer bir ifadeyle sistem içi mücadele yerine sistemin kendisiyle top yekûn mücadele etmişlerdir. Bunu tek başlarına kalma dâhil her türlü zorluklara rağmen başarmışlardır.

Allah vahiy ile istikametlerini ve duruşlarını kontrol altına aldığı bütün elçilerden: Hiçbir kâfire ve zalime itaat etmemelerini, boyun eğmemelerini kesin emirler ile onlardan istemiştir. Bununla ilgili bir ayet meali paylaşalım. “  De ki: Ey Kâfirler! Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmıyorum. Siz de benim tapmakta olduğuma tapmıyorsunuz. Zaten ben sizin taptığınıza tapmıyorum. Siz de benim taptığıma tapmıyordunuz. O halde sizin dininiz size, benim dinim banadır.” ( Kâfirun- 1-2-3-4-5-6)

İşte budur safların ayrışması ve net bir duruş. Böyle bir duruş sergilenmeden dünyada ve ahirette kurtuluş mümkün değildir. Bütün şerefin ve izzetin Allah, Onun elçileri ve iman eden müminlere ait olduğunu belirten Allah; bir pislik olan kâfir ve zalimler de asla şeref ve itibar aranmaması gerektiğini net ve anlaşılır biçimde ortaya koymuştur.

İman edenlerin dostlarıda düşmanları da bellidir.  Bu konuda bir serbestlik veya muhayyerlik yoktur. Dolaysıyla iman edenler dostumuz iman etmeyenler ise düşmanımızdır. Bu hukuku belirleyen Allah’tır. Bunun dışında hukuk belirleme hakkı hiç kimseye verilmemiştir. Kâfir ve zalimleri sevecen insancıl, meşru gösteren her türlü girişim ve gayret şeytandan bilinmeli ve ona göre tedbir alınmalıdır.

Bunun canlı örneklerini Afganistan, Irak, Suriye ve en son Filistin ve Gazze de yapılan soy kırımla daha net olarak gördük. Zalim İsrail’i bütün dünya destekliyor ya da sessiz kalıyorlar.  Müslüman coğrafya halklarının üzerlerine örtülen bu ölü toprağından silkinip kurtulmaları gerekmektedir.

Kuran ile dirilen ve kendimiz  isabetli ve istikametli bir yolun yolcuları olduğumuz zaman kurtuluşumuzda mümkün olacaktır. Aksi halde futbol sahalarına gidip oynanan maçı sadece izleyen seyircilerden farkımız kalmaz. Oynanan oyunları sadece seyretmek yerine oyun kurucu olma zamanımız halen gelmedi mi?

Başka bir yazıda buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz

 

First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Södüremezler ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Peygamberlerin öldürülmeleri ifadesinin ge ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Yusuf Suresinde Davranış Modelleri ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 İstikametli ve İsabetli Bir Duruş Sergilem ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Referansı Allah Olan Bir Hayat ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Neden Kur’an’ı Anlayamıyoruz? ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 Ailenizi sadaka ile koruyunuz ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye Tanrıöver TÜRKAN
 Müslüman Kadın ve Minimalizm ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Kurban Bayramına Girerken... ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.