SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 2 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Araştırmacı-Yazar
Yazar Harun GÖRMÜŞ
 
 
 
Makale Tarihi :  1.05.2023
Beton, Asfalt, Plastik

“O, iş-başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helâk etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez” (Bakara 205).

Modern insan beton, asfalt ve plastik tarafından kuşatılmıştır. Havaya, suya ve toprağa beton, asfalt ve plastik karışmıştır ve bunların karışmadığı bir yer ve bir şey kalmamıştır. Çünkü modern insan beton, asfalt ve plastiği “gelişmişlik” ve “ilerilik” olarak görmektedir. Bu da betonun, asfaltın ve plastiğin yaygınlaşmasının insanı kuşatmasının en önemli nedenidir.

Aslında beton ve asfalt yol, (modern insan hâriç) hiç-bir canlı için uygun değildir. Beton ve asfalt yol hayvanların yürümesi ve koşturması için uygun bir yol değildir. Zîrâ yapıları toprak, taş ve ot üzerinde yürümeye uygundur ve zâten buna göre yaratılmışlardır.

Asfalt, beton ve plastiğin hijyenik olduğu düşüncesi de yanlıştır. Zâten -güyâ hijyenik olduğu için- ortaya çıkan yaygınlaşmış -psikolojik hastalıklar da dâhil- bir-çok hastalığın ortaya çıkmasına çâre olmamıştır. Hattâ asfalt, beton ve plastik; insana, hayvana, bitkilere ve suya yâni tüm canlılara hattâ cansızlara bile zarar vermekte, yeni hastalıklar ve sorunlar açığa çıkarmaktadır. Meselâ beton, asfalt ve plastik, mikrop, bakteri ve virüslerin ortaya çıkıp yaygınlaşmasını önleyememiştir ve insanlar bu yüzden kırsal alanlara kaçmaktadır. Yâni kent-merkezlerini kuşatan beton, asfalt ve plastikten uzaklaşıp, toprağın ve otun ağırlıklı olduğu kırsal alanlara gitmek zorunda kalmışlardır. Bunu korona-virüs sürecinde çok net olarak gördük. Hâlbuki beton, asfalt ve plastik-merkezli kentlerin daha hijyenik ve temiz olduğu, bu nedenle de insanların kentlerde mikrop, bakteri ve virüslerden daha çok korunacağı düşünülmüş ve öngörülmüştü. Böyle olmadığı için modernizmin bir teorisi daha çökmüştür.

Doğadan ve doğaldan ne kadar koparsanız o kadar sentetikleşir ve sûnîleşirsiniz. Modernizm bir “doğala ve doğaya aykırılık uygarlığı”dır, bir “sentetik uygarlığı”dır. Bu uygarlıkta sentetik olarak en bâriz ve yoğun şekilde görülen üç şey asfalt, beton ve plastiktir. Öyle ki çiçekler ve kelebekler bile plastikten yapılır. Betonun, asfaltın ve plastiğin hâkim olduğu kent-merkezlerinde artık sevgiler ve aşklar bile plastiktir. Bu yüzden de yüreğe kadar işlemez de hemen bitiverir.

Modernizm bir beton, asfalt ve plastik uygarlığıdır ve bu uygarlıkta bu üç malzemeye âdetâ tapılmaktadır. Oysa bunların ortaya çıkışı 150-200 yılı aşmamaktadır. Çimento-merkezli beton daha yenidir. Gerçi ilk çıktığında doğala yakın bir özellikteydi ama günümüzde bir-çok kimyâsal katkılarla karıştırılınca doğal olmaktan çıkartıldı. Asfalt ve plastik ise zâten 100 yıllık bir geçmişe sâhiptir.

Modern insanın basmadan ve izlemeden durmadığı, görünce hayrân olduğu, taş ve toprak yerine ikâme edilmiş üç yapay malzeme (beton, asfalt, plastik) vardır ki modern insan bunlara âşık olmuş durumdadır. Çünkü artık modern insan toprağa ve ota-çimene basmaya korkuyor. Evet, modern insan, ota ve toprağa bile basmaktan korkan varlıktır. Ota basınca börtü-böceğin ısırmasından, toprağa basınca ayakkabısının ve üstünün toz-toprak olmasından korkuyor.

Modern insan, ota-çimene basmaya, üzerine oturmaya, onu ellemeye, kokusunu duymaya, yemyeşil çimenin-otun üstüne şöyle bir uzanıp da masmâvi gökyüzünü izlemekten bile korkuyor, “acaba üzerime börtü-böcek gelir mi?” diye, bu yüzden sâdece sûnî yada ilaçlanmış çimenlere ve ona da sâdece krampon denen ayakkabı ile basabiliyor ki zâten doğal olan çimenlerin bulunduğu her yerde “çimlere basmayın” yazısı vardır. Böyle olunca da basmak için, çimenlerin ve toprağın yerine asfalt, beton ve plastik arıyor.

Dünyâ’da topağa ve çimene basması yasaklanan yada kısıtlanan tek varlık insandır. Koyun-kuzu, kurt, börtü-böcek tüm hayvan ve haşerat sürekli olarak toprağa ve çimene basar, üstünde gezer, koşturur, sıçrar, onu yer ve hattâ üstüne küçük ve büyük hâcetini yapar, insan ise bunlardan mahrûm bırakılır da bunun yerine beton, asfalt ve plastiğe basması söylenir. Böylece insanlar basmak ve gezinmek için beton, asfalt ve plastik zeminler aramaya başlar. Kent-merkezlerindeki düzenlenmiş yeşil alanlar ise kedinin-köpeğin işeyip sıçtığı alanlar hâline gelir. Sonuçta çimenler, “uzaktan seyredilen bir manzara”dan başak bir amaçla kullanılamaz hâle gelir, çünkü modernizm bir pütürsüzlük ve pürüzsüzlük uygarlığıdır, düz-zemin uygarlığıdır. Bunu da beton, asfalt ve plastik bolca karşılar. Çünkü zâten beton, asfalt ve plastik, kullanılmak için düz zemin arar.

“Ne yapalım yâni, asfaltları ve betonları yerlerinden mi kazıyalım?” diyenlere de şunu söyleriz ki, betonsuzluktan ve asfaltsızlıktan ürkmeye gerek yok, çünkü insanlık yaklaşık on bin yıl boyunca betonsuz, asfaltsız ve de plastiksiz bir hayat sürdü. Belki de bir zaman sonra doğaya ve doğala uygun bir şey üretildiğinde yada insanlar betonun, asfaltın ve plastiğin zararlarından yada onlardan bıkmış olacaklarından dolayı, betonları ve asfaltları sökecek ve hattâ bu bir insanlık görevi olarak görülmeye başlanacaktır. Belki de bu yüzden büyük olaylar da yaşanacaktır. Mevcudu bu kadar kutsamaya ve olmazsa-olmaz olarak görmeye gerek yok.

Beton ve asfalt yolda, plastik de kullanılarak yapılan araçlarla bir yere çok çabuk varmak niçin bir “gelişme” olarak görülüyor?. Farklı ve doğal bir bakış-açısıyla bakıldığında, beton ve asfalt yolda hızlıca yol kat-etmek, yolculuğu ve seyahati büyük oranda bitiren şeylerdir aslında. Beton ve asfalt yollar “ulaşım” için uygun olabilir ama “seyâhat” için uygun değildir. Çünkü asfalt yolda yapılan yolculuğun amacı, “gidilecek olan yere bir-an önce ulaşmak” iken, seyahat ise, “bir yerden bir yere geze-geze, serbestçe hareket ederek ulaşmak”tır. Seyahat, “saha”da yol almak demektir. Tüm sahayı göre-göre, geze-geze gitmek demektir. Asfalt yolda ise mecburen asfaltı tâkip etmek gerekir ki bu da sahayı yeterince görmeyi ve gezmeyi kısıtlar. Zâten asfalt yolda hızlıca gidildiği ve geçildiği için bir yeri ayrıntısıyla görmek de mümkün olmamaktadır.

Beton, asfalt ve plastik, yapı-malzemesi olarak sağlam gibi gözükse de aslında çok da dayanıklı değildir. Asfalt sert bir yağmurdan yada kar ve dolu yağışından hemen etkilenir ve bozulur. Beton ise çok kırılgan olduğu için sarsıntıya gelemez. Depremin zarâr vermesi “betonu ve demiri az koyup-koymamakla ilgili değil, betonarme yapının kırılgan olmasından dolayı deprem gibi güçlü etkilere dayanıklı olmaması nedeniyledir. Plastik ise yapısından dolayı esnemeye ve yamulmaya çok meyillidir ve müsâittir.

Plastik belki bâzı cansız maddeleri taşımak ve saklamak için kullanışlı ve uygun olabilir ama yapısından dolayı plastik, her alanda kullan-at malzemesi şekline getirildiği için doğayı kirletmektedir. Üstelik plastik kalitesiz ve çok değersiz bir hâle getirilmiştir. Plastik ile doğal bir malzeme arasındaki fark, plastik bebek ile canlı bir bebek arasındaki fark kadardır.

Medeniyetin ölçüsü beton, asfalt ve plastik değildir. Eğer ahlâk yerlerde geziyorsa, ülkenin her-yanı betonun, asfaltın ve plastiğin farklı şekilleriyle bezenmiş olsa da, o ülkede yine de büyük bir “gerileme” yaşanıyor demektir. Medeniyetin temelinde madde değil, mânâ yâni din vardır ki medeniyet “din-merkezli” olan demektir. Peygamberimiz zamânındaki Medîne böyle bir yerdi. Uygarlıkta ise merkezde madde vardır. Modernizm denen uygarlık ise maddeyi doğasından kopararak sentetik hâle getirir ve böylece madde zararlı bir şey hâline gelir.

Beton, asfalt ve plastik huzur da vermez. Asfalt yollarla, betonarme evlerle ve plastik eşyâlarla döşenip donatılmış kentler insanları mutlu etmemekte ve huzûr vermemektedir. Zîrâ bu malzemelerle inşâ olan kentler ve yaşam-alanları insanın doğasına ve fıtratına uygun olmadığı gibi aykırıdır da. Bu nedenle olsa gerek, insanlar betondan ve plastikten yapılmış olan apartman ve dâire denilen yerlerde duramamakta, bunalıp boğulmakta ve kendilerini hemen dışarılara bir yerlere atmak istemektedirler. Fakat dışarıda da doğal bir alan bulmak ve ferahlamak için kentlerden epey bir uzaklaşması gerekmektedir.

Aslında düşünüldüğünde toprağın üstüne beton yada asfalt dökmek çok saçmadır. Zâten toprak ile beton ve asfaltın birbirleriyle buluşması absürddür. Beton ve asfalt insan ile toprağın buluşmasını engelleyen zararlı maddeler ve malzemelerdir. Kent-merkezlerinde insanlar asfalt ve beton yüzünden toprak görememekte ve toprağa basamamaktadır. Modern kent insanının bu kadar merhâmetsiz, vicdansız, gergin, huysuz, öfkeli, sinirli, sabırsız ve depresif olmasının bir nedeni de asfalt ve beton nedeniyle toprakla buluşamaması ve topraklama yapamamasıdır. Kötü enerjisini atamayan insanların evlerine döndüklerinde de huysuzluğunun devâm etmesi bu nedenledir.

Çocuklar da oynadıkları “park” denilen yerlerde enerjilerini boşaltıp atamamaktadırlar. Aslında ”park” demek toprak ve “yeşil alan” demektir. Fakat kentlerde parklar beton, asfalt ve plastik ile kuşatılmıştır ve toprağa basmak zinhar mümkün değildir. Oysa parklar ot-çimen ve toprak olsa, oyun âletleri de demirden yada metal aksamdan olsa, bolca topraklama yapan çocuklar enerjilerini atıp boşaltmış olacaklar, huzûr ve sükûn bularak evlerine dönecekler ve rahat bir uyku uyuyacaklardır. Fakat hem sürekli olarak asfalta-betona basmakta ve topraklama yapamamaktalar hem de plastik aksamdan yapılan oyun araçları nedeniyle topraklama yapamadıkları ve tam-aksine plastik aksamdan yapılmış oyun araçları nedeniyle biriken negatif enerjiyi daha çok üzerlerine aldıkları için biriken negatif enerjiden kurtulamamakta ve bu yüzden de eve çığlık-çığlığa geri dönmektedirler. Böyle olunca da bir türlü derin uykuya dalamamaktadırlar. Üstelik mikrop, bakteri ve virüsler doğal olmayan plastik üzerine yapışıp kaldığı için çocuklar çeşitli mikrop, bakteri ve virüslerle temas ederek hastalanmaktadırlar. Parklara giden çocukların çok sık hastalanmasının nedeni budur. Şu da var ki günümüzde parklar, birikmiş negatif enerjinin ve çeşitli mikrop, bakteri ve virüslerin bulunduğu yerler olmaktan başka, çocukların sövmeye, sigaraya, uyuşturucuya, alkôle alıştıkları ve bunları satın alabildikleri yerler hâline gelmiştir. Kız-erkek arasında uygunsuz ilişkilerinin başladığı ve yaşandığı yerler de ilk önce parklardır.

Toprak canlıdır. Asfalt, beton ve plastik ise cansızdır, ölüdür. Toprak hayat verir, nefes aldırır, asfalt beton ve plastik ise insanları ve canlıları nefessiz bırakır ve yavaş-yavaş öldürür.

Asfalt, beton ve plastik su geçirmez. Bu yapay malzemeler suyun toprakla buluşmasını engellediği için aslında rahmeti engellemiş olurlar. Toprak ise canlı olduğu için suyu geçirir. Zâten hayat, toprak ile suyun buluşmasıdır. Suyun geçemediği ve ulaşamadığı yerde yavaş-yavaş ölüm başlar.

Yediğimiz, içtiğimiz ve giydiğimiz şeyler insanın iç ve dış-âlemini nasıl etkiliyorsa, insanın bastığı yer ve kullandığı malzemeler de iç ve dış-âlemlerini etkiler. Asfalt, beton ve plastik doğadan, normâlden ve fıtrattan kopuk ve uzak olduğu için, insan da iç-âlemden kopuktur. İç-âlemden kopuk olanlar dış-âlemden de kopuk olurlar. Bu nedenle de artık “plastik îmanlar” açığa çıkmıştır.

Topraktan çok uzaklaştık ve betona, asfalta ve plastiğe gömüldük. Bunlar, yapısından dolayı insanı mutlu-huzurlu edemez. Toprak ise insanın hem önüdür hem de sonudur. Ne diyordu Âşık Veysel; “benim sâdık yârim kara topraktır”..

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

 

First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Gelin şu zekâtı bir düzene koyalım! ...
............................................
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Faruk BEŞER
 Özürlüler ve Allah’ın Adaleti meselesi ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Müslüman demokrasiye razı olur mu sahip çı ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Eskiden ve Şimdi ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Müslümanlarda Akıl Tutulması ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Söylemler İddia, Eylemler İse İspattır ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Allah'tan Kimler Korkar ? ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Tarihin Son Sayfası ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 İyi bir çocuk yetiştirmek isteyen anne-bab ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 De ki; Yeryüzünü Dolaşın.. ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Ramazan ve Duyarlı Müslüman.. ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.